30 Eylül 2011 Cuma

HALI DOKUYUCULARININ SORUNLARI


Halı dokuyucuları, halı dokumaya başlamadan önce, halı dokurken, halıyı dokuduktan sonra ve ilerleyen yaşlarında halı dokumaya ilişkin hammadde ve desenin temin edilmesi, tüccarla yaşanan problemler, ücret, sosyal güvence ve sağlıkla ilgili çeşitli sorunlar yaşamaktadır.

Dokumaya geçilmeden önce en önemli problem olarak hammadde sorunu ortaya çıkmaktadır. Bünyan'da halılar çoğunlukla tüccara ve az da olsa dokuyucuların kendilerine ve yardım amacıyla eşe dosta dokunmaktadır. Tüccara dokuyanlar büyük çoğunluğu teşkil etmektedir ki bu durumda hammadde temini konusunda sorun yaşanmamaktadır. Çünkü tüccar gerekli bütün malzemeleri dokuyucuya verir, iş bittikten sonra da geri alır. Tüccar, siparişe veya kendi isteğine göre hazırlanan çeşitli ölçülerdeki tezgâhı, ipleri, deseni ve diğer malzemeleri dokuyucunun halıyı dokuyacağı yere götürür; dokuyacak olan kişi de tüccarın belirlediği zaman dilimi içerisinde halıyı dokur.

Halı, kişinin kendisine dokunacaksa hammadde temini konusunda sorunlar ortaya çıkmaktadır. Başta tezgâh ve ipler olmak üzere gerekli hammadde ve teknik malzemeler hem ilçede kolay bulunmamakta hem de masraflı olmaktadır. Kirkit, makas gibi küçük aletler Bünyan'dan temin edilse de özellikle de kaliteli iplerin temini konusunda problemler yaşanmaktadır.

Hammadde dışında en büyük sorunlar tüccar ve dokuyucular arasında yaşanmaktadır. Halıcılar, işveren olmaları ve dokuyucular üzerinde baskı


kurmaları, onları sık sık kontrol etmeleri ve emeğin karşılığını vermemeleri sebebiyle dokuyucular arasında pek de sevilmezler; bu durum dokuyucuların halıcılar üzerine söyledikleri manilerle de dile gelir:

Halıcı geldi durdu
Kapıya tık tık vurdu
Orta gül yanlış olmuş
Gözlüğü taktı buldu (Tutçalı 2007)

Halıcılar gelir halıcı Elinde yan ağacı Eğer halı çözersen
Böğrüne girsin sancı (Karademir 2006)

Tezgâhları budaklı
Halıları dodaklı
Latif Ağa'yı sorarsan
O da eşek kulaklı (Seyhan, F. 2006)

Halı dokuyucuları tüccar tarafından sık sık hammaddeden çalmakla ve hile yapmakla suçlanmaktadır. Tüccar, halı dokuyucuya bunu açıkça ifade etmese de, dokuyucunun malzemeden çaldığını (az kullanıp daha çok kullanmış gibi göstermek), satıp haksız kazanç sağladığını düşünmekte; dokuyucular ise bunun zayiat olduğunu aşırı yorgunluk sonucu ipin yanlış yerden kesilmesinden kaynaklandığını belirtmektedir (Şenyüz 1996:56). Tüccarlar, iplikleri keserken iplerin boşa gitmemesi ve tasarruf sağlayabilmek amacıyla dokuyuculardan makas veya bıçak kullanmalarını isteseler de dokuyucular buna yanaşmamakta, ipleri elleriyle koparmaktadır. Böylelikle halıyı daha hızlı dokuyabilmektedirler.

Teknik konularla ilgili birtakım sorunların ortaya çıkması durumunda halı dokuyucuları tüccarların titizliğinden, önemsiz hataları abarttıklarından yakınırken öte yandan tüccarlar ise dokuyucuların dikkatsizlik, işe önem


vermeme ya da talimatları dinlememelerinden dolayı hata yaptıklarını iddia etmektedir (Şenyüz 1996:56). Halı dokurken ilmekte, renkte vs. yapılan hatalara halk arasında "abra" denilmektedir. Kızların dokuma işlemi sırasında desenin yanlış dokunması durumunda motif büyükse dokunan yer sökülür ve baştan yapılır; ama motif küçükse öyle kalır.

Bu konuda Bünyan halkının hem fikir olduğu bir nokta daha vardır ki geçmişte halı dokutanlar bu işlerin ehli kimselerdir ve kullanılacak renklerden motiflere, halının kalitesinden yapılan hatalara kadar her şeyden anlamaktayken günümüzde tüccarlar halıya dair çok fazla bilgiye sahip değildir.

Dokuyucuların karşısına çıkan problemlerin arasında emeklerinin karşılığı olan ücreti alamayışları ve herhangi bir sağlık sigortasının kendilerine yapılmayışı da gelmektedir. Bünyan'da bayanların çalışma olanağı kısıtlıdır ve yörede geçim sıkıntısı çekilmektedir. Bu sebeple kendilerine bağlı olunduğunu bilen tüccarlar, dokuyuculara emeklerinin karşılığını alabilecekleri ücreti vermemektedir.

Atölye sisteminin olmaması ve bayanların halıları kendi evlerinde dokumaları dolayısıyla denetim mekanizması da iyi çalışmamaktadır. Dolaysıyla tüccarlar çalışanlarına sigorta yapmamakta, dokuyucuların geleceklerini güvence altına almamaktadır.

Halıcılığın zor bir sanat olması sebebiyle halı dokuyucuları yaşları ilerlediğinde çeşitli sağlık sorunları yaşarlar. Devamlı oturduklarından boyunlarında, dizlerinde ve parmaklarında kireçlenmeler olur. Bel ağrıları sorunu yaşar ve ilerleyen yaşlarında kemik erimesi çekerler. Devamlı aynı noktaya ve yakın mesafeden bakmaları da gözlerinde bozulmalara yol açar. Halı kıllarını devamlı teneffüs ettiklerinden alerji olur ve devamlı hapşırırlar.
Halı dokurum halı
Bitmez gavurun malı
Şu halılar çıkalı
Kızların benzi sarı (Seyhan, G. 2007)


Halının ardı doldu
Kızların benzi soldu
Çıkmaz olsun şu halı
Gelinler verem oldu (Uçar 2006)

Halının ardı doldu Yüreğim gamla doldu Ne tükenmez halıymış Gelinler verem oldu (Uçar 2006)

İnce ucu kalın ucu
Yandı Ayşe'nin kuluncu
İki varangelen vurmuş
Yaşasın Fadime bacı (Alkan, F. 2007)

Halı dokuyan kızların şikâyetçi oldukları bir durum da emek vererek dokudukları halıların gelirlerini ailelerine ve özellikle de ailenin reisi kabul edilen babalarına vermek zorunda kalışları olmaktadır. Kızlar paraları babalarına verir. Babaları da kızlarına özel bir istekleri varsa şehirden getirir.

Halı dokurum artmaz Babamın borcu bitmez Babamın borcu bitse Bana bir altın etmez (Polat 2006)

Halı dokurum artmaz
Babamın borcu bitmez
Bir ilmeği çalmayınan
Sekiz yüz halı bitmez (Polat 2006)


Halım güzel parlıyor
Tezgâh beni sallıyor
Baba para deyince
Beni hep azarlıyor (Taşpınar 2007)

Halı dokurum bitmez
Beyaz atkısı yetmez
Beş senedir dokurum
Babam bir altın etmez (Şahin 2007)

Halı dokumak eğlenmek için güzel bir ortam olmasının yanında aynı zamanda oldukça da yorucu bir iştir. Para kazanmak uğruna bütün vakitlerini tezgâhın başında geçirirler. Kimi zaman dokumaktan sıkılır, sadece evleriyle, çocuklarıyla ilgilenmek isterler. Sitemlerini de maniler aracılığıyla dile getirirler:

Vur kirkiti inlesin Kalpler seni dinlesin Halının direğine
Koy başını serinlesin (Güneş 2006)

Vur tarağı inlesin Alem seni dinlesin Halının direzine
Koy başın serinlesin (Alkan,F. 2007)



Halı dibi beklerim Vay benim emeklerim İlmeği çala çala
Yoruldu bileklerim (Özen 2006)


Önümüzde işimiz Arkamızda aşımız Halı çıktı çıkalı
Akşam yunar başımız (Yalçınkaya 2006)

Enli kenar dar kenar
Dokusan işe yarar
Çıkmaz olaydın halı
Her işten geri koyar (Özen 2006)

Enli kenar bitmiyor Çividisi yetmiyor Halı çıktı çıkalı
Kızlar suya gitmiyor (Seyhan, Z 2006)

28 Eylül 2011 Çarşamba

HALI DOKUYUCULARININ DOKUMAYLA İLGİLİ TEKNİK BİLGİ DÜZEYLERİ


Halıcılık, Bünyan'da gelenek haline gelmiş; hanımlar birbirlerinden, kızlar annelerinden, teyzelerinden, halalarından veya yengelerinden ustalığı öğrenmişler ve bunu da kuşaktan kuşağa devretmişlerdir.

Geçmişte genç kızlar iplerin kırpılması, boyanması, tezgâhın hazırlanması, çözgünün çözülmesi, halının tezgâhtan alınması gibi teknik işlemleri kendileri uygularken günümüzde bu işlemler tamamen unutulmuştur ve yapılmamaktadır. Halının teknik aşamaları tüccar tarafından gerçekleştirilir.

Dokuyucular halının havlı yüzeyini dokumadan önce halının dağılmaması için gerekli bölümleri dokuduktan sonra havlı yüzeyi dokur ve bitirdikten sonra halıyı sadece çözgüsünden çıkarırlar. Hatta zamanında her günün akşamında dokudukları sıraları makas yardımıyla keserken günümüzde bu iş de tüccarların görevi haline gelmiştir. Çünkü havlı yüzeyi kesmek için özel bir alet geliştirilmiştir ve tüccarlar halıyı tezgâhtan çıkardıktan sonra düz bir zemine serer ve bu makine ile halının havlı yüzeyini eşit uzunlukta daha düzgün bir biçimde keserler.

26 Eylül 2011 Pazartesi

HALI DOKUYUCULARININ ÇALIŞMA ORTAMLARI



Bünyan'da halı dokuma işlemi için yapılmış özel atölyeler bulunmamaktadır. Dokuyucular halılarını ya kendi evlerinde ya da komşu evlerde dokurlar. Evin en uygun yerine, dokuyucunun en rahat çalışabileceği yere tezgâh kurulur. Halıda hata yapmamak ve hızlı dokuyabilmek için tezgâhın kurulacağı yerin bol ışık almasına dikkat edilir.

Hem geçmişte hem de günümüzde sosyalleşmenin en önemli aracı olarak halılar karşımıza çıkar. Muhafazakar bir yapıya sahip olan Bünyan'da kız çocuklarının çok fazla dışarı çıkarılmadıkları, sadece komşu evlere ve akraba ziyaretlerine izin verildiği görülmektedir. Kızlar ev işleriyle ilgilenmek, davara bakmak gibi gündelik uğraşların yanı sıra arkadaşlarıyla, sevdikleriyle de birarada olmak isterler. Genç kızlar; ev işleri, yörenin muhafazakâr tutumu veya başka sebeplerden dışarı çıkamadıkları için "halı dokumak" genç kızlar için evden, ev işlerinden iyi bir kaçış nedeni olur. Para kazandıkları için ailelerini de hoşnut eder; ama aynı zamanda yaşıtları ve sevdikleri insanlarla zaman geçirme olanağı buldukları için kendileri de mutlu olurlar.

Bünyan'da yaşayan halkın muhafazakar olması sebebiyle yörede kız-erkek ilişkileri de pek hoş karşılanmaz ve aileler, kızlarının bu türden arkadaşlıklarına sıcak bakmaz. Kızlarının sadece evlenecekleri erkeklerle konuşmasını isteyen aileler bu yönde kızlarına büyük baskı uygular. Ancak kızlar da yaşları gereği erkeklerle görüşmeyi ve birlikte olacakları erkekleri seçmeyi isterler. Evlerinden


çıkıp da halı dokuyacakları yere giderken veya evlerine dönerken geçen süreç bunları yapabilmek ve dışarı çıkabilmek için uygun bir fırsattır.

Mani demeye geldim
Kaymak yemeye geldim
Maksadım kaymak değil
Yari görmeye geldim (Şahin 2007).

Halı dokuyucuları gençliklerinde bu fırsatları değerlendirdiklerini belirtmektedir. Ailesinin o dönemde kendisine büyük baskı yaptığını vurgulayarak sözlerine başlayan Ayşe Özkan (2007) bir anısını şöyle anlatıyor: "Kardeşim Fatma ile beraber Reyhanların evinde bir taban halısına başlamıştık. Reyhanların evi Pazarören öğretmen okulunun tam karşısındaydı. Ailelerimiz okulun yanından geçmemize izin vermezdi. Biz de öğretmen bir koca bulmak hevesiyle akşamları eve dönerken Fatma ile onlara yanaşarak kendimizi göstermeye çalışırdık. Benim beğendiğim biri vardı. Her akşam yurttaki odasının camından "ecü, becü" gibi garip kelime ve hareketlerle dikkatini çekmeye çalışırdım. Yanıma gelmesine fırsat vermeden de utanır kaçardım. Uzun süre bu böyle devam etti. Bir gün bana tuzak kurmuş ve nasıl olduğunu anlamadım, ayağım bir sopaya takıldı, düştüm. Çok utandım. Halıyı bitirene kadar eve dönerken bir daha okulun yanından geçmedim."

Nişanlılarıyla bile tek başlarına görüştürülmeyen genç kızlar bu yönde oldukça sıkıntılıdır. Erkekler de nişanlılarını görmek ve tanımak isterler. Nadire Alkan nişanlısının halı dokumaya gittiği evde kendisini camdan görmek için sürekli geldiğini belirtmektedir. Bünyan'da o dönemde turşuların küplere kurulduğu ve suları dökülmesin diye küplerin ağzına çuha gerilerek sıkıca bağlandığı bilinmektedir. Nadire Alkan (2007), bir gün nişanlısının camdan uzattığı elinin bu küplerden birine çarpması sonucu küpün, halının üzerine döküldüğünü anlatmaktadır. Bu olay yüzünden halının yarı parasını alamadığını ve zarara uğradığını söylemektedir.


Genç kızlar ölçülerine göre "seccade", "yastık", "arşın çeyrek" ve "çeyrek" olarak adlandırılan ve tek başlarına dokuyabildikleri halılardan ziyade daha büyük halıları dokumayı tercih ederler. Çünkü küçük ölçülerdeki bu halıları dokurken akraba veya komşu evine gidilmesine gerek duyulmaz. Genç kızlar kendi evlerinde kurulan tezgâhlarda halıyı "tek başlarına" dokumak zorunda kalırlar. Bu durum ara sıra ziyaretçileri olsa da bir tezgâhın önünde bağdaş kurup saatlerce diğer kızlarla dokumaya benzemez. Dokuyucular yalnız başlarına olmaktan sıkılır, arkadaşlarıyla güle oynaya dokumak isterler.

Halımız sekiz güllü
Herkesin yeri belli
Haydin kızlar dokuyak
Halımız sekiz yüzlü (Şahin 2007).

"Kelle" veya "taban" halıları ise mutlaka birkaç kişi tarafından beraber dokunur. Halıların ebatlarının büyük olması sebebiyle bu tür halıları bir kişinin dokuması epey zaman alır. Halıcılar da halıların bir an önce teslim edilmesini isterler. Çabuk biten halı tezgah sahibinin eline geçecek sıcak paraya işaret eder. Bu para ise yeni halılara başlamak için kullanılacak sermayedir. Halıcılar halının çabuk bitirilmesi için dokuma boyunca dokuyucuları memnun etmeye çalışır. Ara sıra verdiği avanslar veya şehre gidemeyen kızlara şehirden getirdiği hediyeler kızları güdüleyip çabuk dokumaya teşvik eder. Genç kızlar ise halıyı dokuyacakları tezgâhın başına geçip haftalarca beraber olacakları için çalışacakları kişilerin sevdikleri, iyi anlaştıkları ve güvenilir kişiler olmasını isterler. Dokuyucular anlaşamadıkları, sevmedikleri kişilerle yan yana oturup çalışmaktan hoşlanmazlar.

Halı dokumak her ne kadar yorucu da olsa kızlar manilerle, türkülerle ve danslarla dokumayı eğlenceli bir hâle getirmeye çalışırlar. Bunların yanında kızları rahatlatan ve mutlu eden en önemli olay da arkadaşlarıyla saatlerce sohbet edebilme olanağı yakalamalarıdır.


Bekar olan kızların sohbetlerinin büyük bir bölümünü sevdikleri erkekler, televizyonlarda izledikleri programlar ve hayalleri; evli olanların ise eşleri ve kayınvalideleri oluşturur. Kayınvalideleriyle birlikte yaşamak zorunda kalan kızlar bu durumdan hoşnut değildir. "Kaynana raftan düşse baş yarar" düşüncesinde olan genç kızların büyük bölümü kayınvalideleriyle problemler yaşamaktadır ki bunlar da söyledikleri manilerde dile gelir.

Kaynanam kara tazı Ürüyor bazı bazı Ürüdüğünü aramam Isırır bazı bazı (Üçok 2006).

Kaynanasız olmuyor
Çifte yayık dolmuyor
Kaynananın ağzına
Bulgur koysan dolmuyor (Üçok 2006).

Kaynanayı napmalı
Kaynar kazana atmalı
Yandım gelin dedikçe
Altına odun atmalı (Özbey 2006).

Çarşıda hedik kaynana Dişleri gedik kaynana Oğlun çerez getirdi
Sensiz yedik kaynana (Karademir 2006).

Bekar kızların ise ölçülü olarak uzaktan yaşadıkları, hatta konuşmaya bile varmayan ilişkileri sevdikleri gençler için söyledikleri manilerden açıkça ortaya çıkmaktadır.


Çayıra serdim halı
Boyu ireyhan dalı
Maşallah den komşular
Kimin var böyle yâri (Seyhan, G. 2006)

Mavi iplik sararım
Ben yârimi sorarım
Ben unuttu bellemem
Uçan kuştan sorarım (Seyhan, G. 2006)

Maniden mestim oğlan
Küçükten dostum oğlan
Yar üstüne yar sevmiş
Ben sana küstüm oğlan (Seyhan, F. 2006)

Maniden mestim oğlan
Küçükten dostum oğlan
Duydum ki evlenmişsin
Ben sana küstüm oğlan (Gülcan, D. 2006)

Irahanım dört dalım
Yar gideli aptalım
Selvi boylum gelirse
Çadır kurar beklerim (Üçok 2006)

Çorap ördüm milinen Dürdüm büktüm gülünen Şimdi sevdiğim gelir Otuz iki dilinen (Güner, S. 2007)


Mani benim ezberim Kan ağlıyor gözlerim Ben o yârin yolunu
Ölenecek gözlerim (Yalçınkaya 2006)

Halı dokurum artmaz
Babam bir altın yapmaz
Kaç senedir dokurum
Yârim alıp da gitmez (Güner, S. 2007)

Aileleriyle veya büyükleriyle konuşamadıkları konuları genç kızlar halı dokurken fısıldaya fısıldaya arkadaşlarıyla konuşabilme, paylaşabilme olanağı yakalarlar. Kızlar tezgah başındaki arkadaşlarıyla kimsenin bilmediği sevinçlerini, hayallerini, üzüntülerini paylaşırlar. Bunun yanında kızların dert ortaklarından birisi de halıcılardır. Halıcılar halı dokutmak amacıyla köy köy dolaşır, güzel dokuyan kızları ararlar. Zaman içerisinde de bu kızlara yakınlaşarak genç kızların sırdaşı haline gelirler. Kızlar aileleriyle konuşamadıkları konuları rahatlıkla halıcılarla paylaşır. Halıcılar genç kızların sevdikleri gençlerle haberleşmesine de yardımcı olur.

Aynacı başı mısın Cevahir taşı mısın Bir mektup yollasam Cebinde taşır mısın

Halı dokuyucularından Leman Şahin (2007), sevdiği gençle halıcı sayesinde haberleştiğini, mektupları onun taşıdığını anlatmıştır. Hatta bu gençle evlenmesine babasının izin vermediğini, halıcının araya girmesiyle olayların tatlıya bağlandığını belirtmektedir.

Kızılhan köyünde halıcılık yapan Süleyman Ağa (2007), kızlarla erkeklerin arasındaki tek iletişim aracının kendisi olduğunu söylemekte hatta ailelerle bile


kendisinin görüştüğünü açıklamaktadır. Zamanında Şükran adlı bir halı dokuyucusu ile köyün öğretmeninin birbirlerini sevdiklerini; ancak kızın bu durumu ailesine açabilme şansı olmadığından devreye kendisinin girdiğini ve onların evlenmesine vesile olduğunu belirtmektedir.

Halıcılar kızların sırdaşı olmasının yanında arabuluculuk yapma görevi de üstlenirler. Anneler oğullarını evlendirecekse halıcılardan faydalanır ve oğullarına uygun kız sorar, kızlar hakkında bilgi alırlar. Halıcı, "Filanca köyde şöyle bir kız var." diyerek onları yönlendirir. Örnek sorma, ödünç ip alma, halı dokutma gibi çeşitli bahanelerle genç kız dokuma tezgahının başındayken yanına gidilir.

Halıların temel işlevi ekonomik kazanç sağlamak ve çeyiz hazırlamak olarak görünse de bunun yanında kendisini hemen belli etmeyen "hüner göstermek" işlevi de vardır. Halılar genç kızların çevrelerine ve gelin gidecekleri aileye hünerlerini göstermek için önemli bir araçtır. Genç kızlar ailelerin görücü geldiğini bildikleri için herkesin yanında tüm maharetlerini sergilemek isterler. Yanlarına kadınlar geldiğinde kendilerini beğendirmek için daha hızlı ve güzel dokumaya özen gösterirler. Parmakları hızlı işleyen, elleri hızlı çalışan kızların becerikli olduğu düşünülür.

Halı dokurken eğlenmesini de bilen kızlar kirkitle çözgü iplerine vurup ritim tutarak şarkılar söylerler. "Erkilet Güzeli", "Ağam İstanbul'u Mesken mi Tuttun", "Gesi Bağları" gibi Kayseri türkülerinin yanı sıra başka yörelerin türkülerini ve günün popüler şarkılarını söylerler. Sürekli oturmaktan elleri ve ayakları uyuşan, belleri ağrıyan kızlar kimi zaman da tezgâhın başından kalkar ve oynarlar. Böylelikle hem dinlenmiş hem de vücutlarını rahatlatmış olurlar. Kızların tezgâhın başından kalkıp şarkılar söyleyerek dans etmeleri bazen çevredeki büyükleri rahatsız eder. Büyükler; genç kızlardan, oyalanmadan biran önce işlerini bitirmelerini ister.


Fatik Alkan (2007), kızlarıyla başından geçen bir olayı şöyle anlatmaktadır:


"Halının teslim edilmesine iki gün vardı. Kızlarım halıyı dokurken ben de iftar sofrası kurmaya gittim. İftar için kızları çağırmaya gittiğimde bunların eyleştiğini (eğlendiğini) gördüm. 'Halı bitti zağar, bu rahatlık ondandır.' dedim. Meğer meesimiyesiceler (işi umursamayanlar) son sırayı yanlış dokumuşlar. Kan beynime sıçradı. Topun patlamasına on dakika kalmış, horanta sofrada bekliyor. Bunlara ceza olsun diye makası aldım elime yanlış yaptıkları bir sırayı değil, doğru olan üç sırayı da söktüm. Onların iyiliği için, 'Bu bitmeden oruç açmak yok.' dedim. Benim herif, 'Yapma, orucunu açsın bebeler.' dedi. Yine de orucu açtırmadım. O gün gece 00.30'da iftar ettiler."

Ailelerin halı dokuması sırasında kızlarının başka şeylerle uğraşmalarının başlıca sebebi halının yanlış yapılmadan bir an önce bitirilmesinin yanında kızlarının korunması da yer almaktadır. Çünkü halısında hata çıkan genç kızlarla "İlmek gözüne batmadı mı?","Havaları seyretmişsin.", "Elin işte gözü n oynaşta mı?", "Sen de etrafına bakmışsın.","Gözünün önüne bakmıyon mu?" gibi sözlerle dalga geçilir ve kızlar küçük düşürülür.

Halı dokunurken kızlar arasında yardımlaşma da söz konusu olmaktadır. Eli yavaş olan ve diğer dokuyucular kadar hızlı halı dokuyamayan kızlara arkadaşları kendi sıraları bittikten sonra yardım etmekte ve diğer kızlarla eşit bir seviyeye gelmeleri sağlanmaktadır.

Yardımlaşmanın yanı sıra halı dokunurken kızlar arasında tatlı bir rekabet de yaşanmakta, kızlar kendi aralarında yarışmaktadır. Evdeki işlerini erken bitiren dokuyucu kızlar 2-3 kişinin birlikte dokuduğu halıda kendi sırasının başına geçer ve arkadaşları gelmeden onlardan önce sıra geçmeye çalışırlar. Böylelikle diğer dokuyucular gelince şaka yollu onlara takılma olanağı bulurlar. Böylesi durumlarda diğer kızlar önde sıra giden tezgâhın başından kalkmasına rağmen tezgâhtan kalkmaz ve onları yakalamaya çalışır.


Hoşaf kaynar boruçta
Çok zor olur oruçta
Haydin şahbaz dokuyak
Kim geçecek yarışta (Şahin 2007)

Bünyan'a dışarıdan gelin giden kızlar dokumayı sonradan öğrenir ve küçük yaşlarından itibaren dokuyanlar kadar başarı gösteremezler. Diğer kızlara yetişmek için büyük gayret gösterirler. Kızların alaya aldıkları kişilerin başında da sonradan öğrenenler gelir. Onlar da zamanlarını çoğunu halının başında geçirerek kızları yakalamaya çalışırlar.

Rekabet sadece aynı halıyı dokuyan kızlar arasında sınırlı kalmaz; komşu evlerdeki dokuyucularla da tatlı rekabetler yaşanmaktadır. Kimin halısının önde olduğunu ve kızlar arasında neler konuşulduğunu, neler yapıldığını öğrenmek amacıyla halı dokunan diğer evlere küçük çocuklar yollanır. Çocuklar aracılığıyla haberler alınır. Küçük çocukların onlarla konuşması, onları güldürmesi ve oylaması sağlanarak halıda öne geçilmesi sağlanır.

Aynı halıyı dokuyan kızların iyi anlaşmasına dikkat edilir; çünkü tatlı rekabet kimi zaman daha ciddi seviyelere taşınır ve dokuyucular arasında iddalaşmalar, kıskançlıklar, huzursuzluklar yaşanır. Kızlar tartışır, kavga eder; hatta halıya zarar verirler. Döne Alkan (2007), halıcı Mahmut Ağa'nın bir taban halısı için kurduğu grupta sevdiği arkadaşı Cennet'in yanında sevmedikleri bir dokuyucunun da yer almasından rahatsız olduklarını belirtmektedir. İster istemez onu dışladıklarından, bunun sonucunda da onun üç hafta boyunca dokudukları halıya bıçak attığını ve zarar verdiğini ifade etmektedir.

Kızlar çevrelerindekilere en güzel kendilerinin dokuduğuna inandırmak amacıyla "İlmeği yanlış atıyor.","Yavaş dokuyor.","Halısında hata var." gibi dedikodular çıkararak diğer kızları kötülemeye çalışırlar.


Genç kızlar her ne kadar halı dokurken işten kaytarmak, sohbet edip şarkılar


söylemek isteseler de daha çok para kazanmak amacıyla dokudukları için halıyı bir an önce dokuyup bitirmek ve yeni bir halıya başlamak isteği de duyarlar.

Halı arkayı kapar
Öbek öbek gül yapar
Üzülmeyin siz kızlar
Haftaya halı çıkar (Taşpınar 2006)

Halı dokur ellerim Türkü söyler dillerim Halı seni kesersem
Bayram olur günlerim (Gülcan, D. 2006)


5.4 HALI DOKUYUCULARININ HALI DOKUMA ZAMANLARI

Halılar daha çok sonbahar ve kış mevsimlerinde dokunur. Uzun geçen kış ayları nedeniyle insanların zamanlarının büyük bir kısmını evlerinde geçirmek zorunda kalması, halıların daha çok dokunabilmesine olanak sağlamaktadır.

İlkbaharda bağ bahçe işleriyle, yazın ise tarımla uğraşıldığı için halı dokumaya çok fazla zaman ayrılamaz. Diğer işlerin yapılacağı dönemlerde eğer dokuyucuların ellerinde halı varsa ve dokunmayacaksa halının gergide kalıp zarar görememesi için tezgâh hafifçe gevşetilir ve tezgâhın üstü kapatılarak halı bekletilir. Ama tarımla uğraşmayan, geçimini başka yollarla sağlayan ailelerde zaman gözetilmeksizin halı dokuma işlemine devam edilmektedir.

Evlerde elektriğin olmadığı dönemde halılar gündüz saatlerinde ve ışık alan yerlerde dokunmakta akşam saatlerinde halı dokuma işlemine ara verilmektedir. Çünkü gaz lambası, mum veya çıra ışığında dokunan halılar hem dokuyucuya zor gelmekte hem de halıda hataların olmasına yol açmaktadır. Günümüzde elektriğin tüm evlerde kullanılıyor olması bu problemi ortadan kaldırmıştır. Dokuyucular zaman buldukları her fırsatta gece gündüz ayırmaksızın halı


dokuyabilmektedir.

Halı dokuyucularının günlük halı dokuma süreleri ev işlerine paralel olarak değişiklik göstermektedir. Ev işlerinin çabuk bitirilmesi halı dokuma süresini artırmaktayken misafirin gelecek olması veya dokuyucu kızların rahatsız olması gibi sebepler dokuma süresinin değişmesine yola açmaktadır. Fakat özel durumlar dışında dokuyucular günde ortalama 7-8 saat tezgâhın başında oturmakta ve halılarını dokumaktadır.

Halının büyüklüğü ve halıyı dokuyan kişilerin sayısı halıların bitirilme sürelerini etkilemektedir. Bir seccadeyi bir kişi ortalama 7-8 saatlik bir çalışmayla ancak 2 haftada bitirebilirken yardımlaşma ile bu süre kısalmaktadır.

Bünyan ilçesinde bir kişi ortalama sekiz saat çalışarak 4x5 kalitesinde ve 2x3 m. ebadındaki bir halıyı ancak üç ay gibi bir zamanda dokuyabilmektedir. 6 m2 lik kelle halıyı genellikle üç veya dört kişi dokumakta, sekiz saatlik iş gücü ile bu halı 35-38 günde bitirebilmektedir (Aslanapa 1988:7).

24 Eylül 2011 Cumartesi

HALI DOKUYUCULARININ HALI DOKUMA NEDENLERİ


Bünyan'da halı dokumanın amacı tarih içerisinde değişim göstermiştir. Başlangıçta genç kızlar sadece çeyizlerinde götürmek için dokurken daha sonra çeyizlerinde kullanmanın yanı sıra el harçlıklarını çıkarmak amacıyla da dokumaya başlamışlardır. Günümüzde de halıcılık bayanlar için evin geçimine katkıda bulunmayı sağlayan önemli bir gelir kaynağıdır. Bu sebeple halıyı ev kızları ve ev hanımları çeyizin yanında aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla da dokurlar.

Görücü usulü evliliklerin yoğun olarak yaşandığı yörede, annelerin oğullarına kız bakarken aradıkları en önemli özellik, kızın halı dokumaya olan yatkınlığıdır. Ailelerin halı dokuyan kızlar arasından kendilerine gelin olacak kızı arıyor olmaları genç kızlar arasında halı dokumayı öğrenmek açısından itici bir güç olur.

Halı dokuyamayan kızlara yörede fazla değer verilmez. Bir kızın ev işlerinde maharetli olması onun emsalleri arasında popüler olması için yeterli bir neden değildir; fakat bir kızın güzel halı dokuyor olması onun çevresinde beğenilmesinde önemli bir etkendir. Aileler, gelin alacakları kızın fiziksel ve karakteristik özelliklerinin yanında halı dokumayı bilip bilmediklerine de bakarlar. Böylelikle kızların evin geçimine katkıda bulunmasını isterler.

Genç kızların halıları sadece kendi çeyizleri için dokuduğu dönemde iplerin hazırlanmasından boyanmasına kadar geleneksel boyut ön planda tutulmuştur. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında halıcılık iyi gelir getiren bir hal almaya başlayınca işin geleneksel boyutunun yanına ekonomik boyutu da eklenmiştir.

Halıcılık üzerine söylenmiş kimi manilerde de bu işin sanatsal kaygıdan çok maddi kazanç elde etmek amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.

Ellerimin nasırı
Halının hatırası
Dokumam bunu amma
Çeker beni parası (Gülcan, D. 2006)

22 Eylül 2011 Perşembe

HALI DOKUYUCULARININ ÖZELLİKLERİ


Bünyan yöresi, ismini el sanatlarından biri olan halılarıyla duyurmuş ve halılarıyla kültürel bir kimlik kazanmıştır. Bu el sanatı ürünleriyle yörenin kültürel bir kimlik kazanmasını sağlayanlar ise halıları dokuyan kadınlar ve genç kızlardır.
Bünyan halıları hem ilçe merkezinde hem de ilçenin köylerinde dokunmaktadır. Dolayısıyla dokuyucular hem ilçede yaşayan insanlar hem de çevre köylerde yaşayan köylülerdir.

Dokuyucuların yaşları incelendiğinde 14-65 yaş arasındaki bayanların halı dokuduğu tespit edilmiştir. Böyle bir yaş sınırlaması her zaman geçerli olmamakla birlikte kendisini sağlıklı hisseden herkes, her yaşta halı dokuyabilmektedir.
Türk toplumunda soyun devamını sağladığı ve soyadını devam ettirdiği gerekçesiyle erkek çocuğa daha çok değer verilmekteyken yörede kız çocuğun eve gelir getirmesi ona farklı bir değer verilmesini sağlamıştır.Bünyan'da sanayinin fazla gelişmemiş olması, tarım alanlarının kısıtlı oluşu ve fazla verimli

20 Eylül 2011 Salı

BÜNYAN HALILARININ KALİTESİNİ BELİRLEYEN ÖZELLİKLER


Yapılan araştırmalar kirkitli dokuma çeşitlerinin en orijinal ve kaliteli örneklerinin dokuyucu tarafından ya kendi çeyizi ya da kızının çeyizi için yapılan parçalar arasında olduğu görülmüştür (Barışta 1996:43). Dokuyucular tüccarlar için dokudukları halılara fazla dikkat etmemekte ve titizlik göstermemektedir.

Bir el dokusu halının kusursuz, güzel ve estetik bir biçimde dokunabilmesinin temel koşullarından biri düzgün bir çözgünün çözülmesidir. Çözgü kas gücü gerektirdiği için yörede erkekler tarafından yapılmaktadır; çözgü yapanlara "çözgücü" denilmektedir.

Çözgü çözme işlemi halı dokumanın ilk işlemi olduğundan bu aşamada bir hata, üretimin diğer aşamalarında artarak devam eder. Çözgü çözme işlemi sırasında yapılacak bir hatayı halı üretiminin diğer aşamalarında herhangi bir şekilde telafi etmek mümkün değildir. Bu nedenle çözgü çözme işlemi üzerinde titizlikle durmak ve çözgüleri hatasız bir şekilde çözmek gerekir. Çünkü kaliteli, düzgün, hatasız halılar ancak hatasız çözgüler üzerinde dokunabilir (Şenyüz 1996:85).

Halıda kalite 1 cm2 deki düğüm sayısıyla ölçülmektedir. Düğüm sayısı arttıkça halının kalitesi de artmaktadır. Bunun yanında hammadde, desen yerleştirmedeki özen, motiflerin hatasız dokunması, boya kalitesi, renk uyumu, düğüm çeşidi ve hav yüksekliği gibi faktörler de kaliteyi etkilemektedir.

Bünyan halılarının cm2 sinde ortalama 16-30 düğüm bulunmaktadır. Halılardaki düğüm sayısını bulmak için halı, tüylü tarafı yere gelecek şekilde düz bir yere serilir. Üstte kalan ters tarafına önce atkı sonra çözgü doğrultusunda olmak üzere bir cetvel konur ve her iki doğrultuda 10 cm deki düğüm adetleri sayılır.

Bir halının düğüm kalitesi, halının tersi parmak uçlarıyla yoklanarak kısmen tahmin edilse de halının kalitesini ölçmek, dayanıklılığını tespit etmek için 10x10


cm deki ilmek sayısına bakmak gerekir. Halının cm2 sindeki ilmek sayısı ne kadar fazla olursa kalitesi de o nispette iyi olur; çünkü halı daha sık dokunmuştur ve bozulma riski azalır. Gevşek ve kaba dokunmuş halılar daha az değerlidir.

Buna göre halılar kalitelerine göre; ince, orta ve kaba kaliteli halılar olarak sınıflandırılmaktadır.
1.    İnce Kaliteli Halılar:

a.   60x60 kalite (10 cm ende 60 ilme ve 10 cm. boyda 60 sıra)
b.   50x50 kalite (10 cm ende 50 ilme ve 10 cm. boyda 50 sıra)
c.   40x50 kalite (10 cm ende 50 ilme ve 10 cm. boyda 50 sıra)
2.    Orta Kaliteli Halılar

a.   38x38 kalite (10 cm ende 38 ilme ve 10 cm. boyda 38 sıra)
b.   32x40 kalite (10 cm ende 32 ilme ve 10 cm. boyda 40 sıra)
c.   30x50 kalite (10 cm ende 30 ilme ve 10 cm. boyda 50 sıra)
d.   26x33 kalite (10 cm ende 26 ilme ve 10 cm. boyda 33 sıra)
3.    Kaba kaliteli Halılar

a.   22x28 kalite (10 cm ende 22 ilme ve 10 cm. boyda 28 sıra)
b.   18x24 kalite (10 cm ende 18 ilme ve 10 cm. boyda 24 sıra)

Bünyan halılarında 10 cm ende 36 ilme ve 10 cm boyda 42 sıra (36x42) yer almaktadır. Buna göre Bünyan halıları bu sınıflandırmada orta kaliteli halılar arasında yer alır.

Halının kalitesini belirleyen unsurlardan bir tanesi de halılarda kullanılan ham maddelerdir. Yün yapısı itibariyle boyayı iyi emer; çünkü yünün haslık derecesi (sürtünme ve güneş ışınlarına dayanma gücü), diğer dokuma malzemelerine göre daha yüksektir. Hem de halıya sağlamlık, esneklik ve yumuşaklık verir. Halının hammaddesi yünse, halı sopa ile dövülerek veya çırpılarak (silkelenerek) tozlarından arındırılması sırasında kopmaz. Pamuk vb. malzemeler kopabilir. Ayrıca, yün halının üzerine su döküldüğünde bir süre


sonra kurur. Malzemede herhangi bir değişme meydana gelmez. Ama atkısı ve çözgüsü pamuktan yapılmış bir halıda, pamuk çaputlaşır. Kopması ve kırılması da kolaylaşır. Özellikle böyle bir halı sopa ile dövülerek temizlendiğinde kopma riski artar. Yine, halı ve düz dokuma yaygılar, genellikle yuvarlanarak katlanır ve kaldırılır. Katlandığında, köşelerden kırılma ve yırtılmalar meydana gelir. Ancak yün dokumalar, pamuklu dokumalara göre daha az kırılır ve yırtılır (Deniz 2000:60).

Bünyan'da halılarda kullanılan malzemeler incelendiğinde atkı ve çözgü ipliğinin yün iken sonradan pamuğa dönüştüğü görülmektedir. Bu durum halıların kalitesinde düşüşün yaşanmasına yol açmıştır. Atkısı, çözgüsü ve ilmelik ipleri yünden oluşan halılar daha uzun süre solmadan ve sağlam bir şekilde dururken günümüzde Bünyan halıların dayanıklılık oranları azalmıştır.

Kaliteli bir el dokuması halıda hiçbir hatanın bulunmaması gerekir. Halı kenarlarında paralellik olmalı, yıkama ve silme sırasında boyalı iplikler boyalarını vermemeli, renk tonları bozulmamalı, halı üzerinde yırtık, yanık veya leke bulunmamalıdır.

Halı düz bir zemine serildiğinde potluk yapıyorsa, ilmekleri seyrekse, halının arkasında atkı ipinin kıvrımları gözüküyorsa, ilmeklerde yer yer kalınlık varsa, çözgü ipi boyunca izler mevcutsa, göbekli halılarda göbek enine veya boyuna kaçıyorsa, halı tam dikdörtgenlik arz etmiyorsa, ilk bakışta açıkça renk farkı görülüyorsa, bozuk kenar veya bozuk desen varsa, halının havlarında kolayca fark edilebilen yükseklik farkı, dokuma hatası, keçeleşme varsa bu halılar düşük kalitelidir.


Kaliteli Bir Halının Nitelikleri Şöyle Olmalıdır:

1. Halının cm2 deki ilmek sayısı çok olmalıdır; cm2 deki ilmek sayısı arttıkça halının kalitesi de o oranda artar. Teknolojideki gelişmelere paralel olarak 1 cm2 ye daha çok düğüm atılacak şekilde ipler üretilmektedir. Eskiden dokunan


halılarda kullanılan ipler, iğ ve kirmen denilen el aletleriyle eğrilir ve daha kalın olduğu için düğüm sayısı artırılmazken bugün makinelerde bu iş daha ince ve sağlam bir şekilde elde edilmekte, dolayısıyla halıda kalite artışı sağlanabilmektedir
2.    Halının özellikleri halının cinsine uygun olmalıdır.
3.    Aynı renkte olması gereken hav ipliklerinde açıkça görülen renk farkı (abraj) olmamalıdır.
4.    Desen hatası olmamalı, göbekli halılarda desen halının merkezinden
kaymamalı; çiçekli ve geometrik halılarda ise desenler birbirleriyle orantılı
olmalıdır.
5.    Halı tam dikdörtgen biçiminde, kenarları paralel ve düzgün olmalıdır.
6.    Halılar standartlara uygun kalitede malzemeden yapılmış olmalı, hav boyu düzgün kesilmelidir.
7.    Halıda potluk olmamalı, yere serildiğinde zemine bütün yüzeyiyle temas etmelidir.
8.    Halının arkası düzgün olmalıdır; atkı fışkırığı halının kalitesini düşürür. Bu fışkıran atkılar kullanım esnasında çürüyeceğinden ve temizleme esnasında kesileceğinden halının ömrünün kısalmasına neden olur.
9.    Kenar örgüsü, zincir ve saçakları düzgün olmalıdır.